Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ Ak Parti Burdur İl Başkanlığı ziyaretinde partililere yaptığı konuşmada Türkiye 12 Eylül öncesi bir cinnet müstatilini yaşadı, sağ sol kavgasını yaşadı vesayetçiler Türkiye’de 92 yıllık Cumhuriyetin gelişmesini ve kalkınmasını istemediler. Demokrasiyi içselleştirmemizi istemediler.” dedi.
İmparatorluklardan sonra Ulus Devletler inşa edildiğini Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin de onlardan bir tanesi olduğunu belirten ÖZdağ “Bizim bu topraklarda yaşamamız için üç şeye ihtiyacımız vardı. Büyük Ekonomiye, büyük orduya, ama demokrasiye ram olmuş orduya, demokrasiyi içselleştirmiş orduya, bir sari hastalık gibi darbe hastalığına musallat olmuş ordulara değil,büyük demokrasiye ihtiyacımız vardı. Bunları gerçekleştirmek için Gazi Mustafa Kemal’le beraber bütün siyasi partiler çalıştılar. Özellikle çok partili hayata geçtikten sonra Menderes döneminde kalkınma ve demokrasi hamleleri oldu. Vesayetçiler hemen devreye girdiler. Egemen güçler daima taşeron kullanırlar. O zaman da büizim ordumzu içerisindeki maalesef cuntacılar devreye girdi ve Menderes’i bir gece yarısı darağaçlarında tarttılar, kör kuyulara attılar ve bizim kalkınma hamlemizi akamete uğrattılar. Bu darbeler, 1971, 1980 ve 28 Şubat Post Modern darbe şeklinde devam etti. Bizim iktidarımız döneminde de Sarıkız, Ayışığı, Balyoz, Ergenekon gibi darbe girişimleri ile devam etti. Bu darbeler bizim ekomomimize, demokrasimize bizim kültürel hayatımıza zarar verdi. Bir millet kültürüyle ayakta kalır. Kültürnüz varsa orada demokrasiniz ve ekonominiz olur. ” dedi.
SADECE ORDU DARBE YAPMADI
Özdağ şunları söyledi; “Türkiye’de sadece Ordu mensupları darbe yapmadılar. Zaman zaman kirli medya patronları ve onların şantajcı uzantıları, zaman zaman da kirli ve şantajcı sermayedarlar ve onların uzantıları iktidarları daima terbiye etmek istediler. Sandıkla gelenler Sandıkla giderler demediler. Meclise gelenler, mecliste hükümet olanlar, milletle iktidarlarını paylaşmaları gerekirken maalesef ‘bunlar’ iktidarları paylaştılar. Millete tavşanın suyunun suyunun suyu kaldı. Ama ne zaman ki Menderes direndi, asıldı, Ne zaman ki Özal direndi ömrü vefa etmedi, Ne zaman ki Erbakan ve Muhsin Yazıcıoğlu direndiler onalr da on bir ay iktidarda kalabildiler , ardından da Recep Tayyip Erdoğan geldi, direndi 14 senede 11 seçim kazandı. Böylece 11 seçim kazanan bir parti direndi.
Demokrasinin ve İnsan Hak ve Özgürlüklerinin alanını genişletmek, siyasetin seviyesini yükseltmek, siyaseti aynı zamanda kaliteli hale getirmek için çaba sarfetti. Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşları bir yandan ibadet ettiler, bir yandan hizmet ettiler, bir diğer yandan da şeytan taşladılar. Vesayetçilerle uğraştılar.”
Ak Parti’nin Özgürlüklerin alanını genişletme noktasında çok ciddi hamleler yaptığını belirten Özdağ “Parlamentoda iç tüzüğün tüm azizliğine rağmen 14 senede bin 500’e yakın Kanun çıkarttık Sabahalra kadar çalışarak. İnşallah orta ölçekli olan Türkiye’yi büyük ölçekli yapabilmek için mesafe katedeceğiz. Birlikte koşacağız. Türkiye’yi Menderes, Özal, Erbakan, Çiller, Muhsin Yazıcıoğlu dönemi ve özellikle Sayın Recep Tayyip Erdoğan döneminde paramızı ve pasaportumuzu kıymetli hale getirerek biz Türkiye’yi Orta Ölçekli Devlet yapabildik. Eğer vesayetçiler olmasaydı çoktan Büyük Ölçekli Devlet olurduk. Önümüze çıkıp darbe girişmilerinde bulunmasaydılar, 17-25 Aralık, Kobani, Gezi oalyları dahil biz çoktan kişi başına 20-25 bin Dolar kişi başı Milli gelire kavuşabilirdik. Şimdi önümüzde 4 yıllık bir dönem var. Ak Parti % 49,5’la 317 Milletvekili ile iktidar oldu. Muktedir olacağız kardeşlerim. İktidar olmak önemlidir ama muktedir olabilmek daha önemlidir. Muktedir oalbilmekte TBMM’nin üzerinde irade yoktur diyebilmektir. O’nun üzerinde başka bir güç yoktur. Demokrasilerde bütün senaryoyu halk yazar, bütün rolleri halk dağıtır. Kimin iktidar, kimin muhalefet olacağına, kimin ana muhalefet oalcağına 1 Kasım’da olduğu gibi halk karar vermiştir.” ifadelerini kullandı.
“Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da bizim terörle mücadelemiz devam edecek” diyen Özdağ “Bireysel özgürlüklere evet, ama kollektif özgürlüğe hayır. Kürtçe mi konuşacaksın konuş kardeşim, yazacak mısın yaz kardeşim, propaganda mı yapacaksın, zazaca, soranice, goranice söyle yap kardeşim, okul mu açacaksın aç kardeşim, buyur her türlü bireysel özgürlüğü sağlıyoruz. Meclis bunun için var. Ama ‘ben özerklik ilan ederim’, ‘öz yönetim ilan ederim’, ‘Fıratın öbür tarafında Kürdistan ilan ederim, bu tarafta beraber yaşayalım’ gibi teranelere zırvalara ve hezeyanlara karnımız tok. Bu topraklar bir bütündür. Bütün partiler milli bütünlük içinde siyaset yapacaklar. Tek vatan Tek Devlet, Tek Bayrak ve tek milletle siyaset yapacaklar. tek milet, farklı etnik yapılardan geliriz ama tek milet oluruz. Miletle etnisite ayrı şeylerdir. Onun için güneydoğu anadoluda vatandaşımıza zarar vermemek uğruna biz birazcık zaiyat vererek yürüyoruz, ve o orada teröristleri o bölgeden temizleyeceğiz inşallah. Kesinlikle temizleyeceğiz bundan emin olun. Türkiye büyük devlettir. Kendi silahını yapan, kendi uçağını yapmak için yola çıkan, tankını yapan, arabasını yapmak için yola çıkan, cep telefonu yapan, daha güzelini yapmak için yeniden yola çıkan, bütün silahlarını yapabilen, uydusunu yapabilen, insansız hava uçağını yapabilen altay tankını yapabilen ve aynı zamanda atak helikopterini ve motorunu yapmak için yola çıkan bir Türkiye.” dedi.
RUSYA İLE OLAN PROBLEM
Özdağ “İnşallah Rusya ile olan problemleri biz uhulet ve suhuletle konuşarak halletmek istiyoruz. rusya orta asyadan itibaren bizim komşumuz. Tarih sahnesine çıktığımızdan beri komşumuz. Maveraünnehir de Azerbaycan da komşumuz, şimdi anadoluda komşumuz, biz burada bunları konuşarak diplomasi dili içerisinde halletmek istiyoruz. Her iki ülkenin de zararları olur maddi olarak manevi olarak. Olmasın istiyoruz. Bu noktada aynı Suriye’nin yöneticileri nasıl ki orada kalmamaları gerekir diyorsak, rusyanın yöneticilerini de aklı selime davet ediyoruz. Daha sağlıklı siyaset yapmaya, daha sağ duyulu siyaset yapmaya, dünya gerçeklerini doğru okumaya davet ediyoruz. biz bunu yapıyoruz Türkiye olarak. Çünkü büyüyen ve gelişen bir Türkiye’yiz, biz türk dünyasının da Arapların da Müslüman kürtlerin de Balkanların da ümüdiyiz. Afrikadaki mazlumların ve masimların dra ümidiyiz. çürkü biz büyürsek onlarda büyüyecekler biz küçülürsek onlar da küçülecekler. ” dedi.