Burdur Ticaret ve Sanayi Odası (BUTSO) Başkanı Yusuf Keyik, yaşanan olaylar ve 2014’e aktarılan muhtemel yansımalarına ilişkin kaygılarını ve önlem düşüncelerini açıkladı.
Öncelikle polemiklerin durdurulmasının doğru olacağını ifade eden Keyik şunları söyledi: Burdur’un temel ekonomik sektörleri olarak, Türkiye ekonomisine de paralel şekilde, 2008’den bu yana artan oransal bir gelişim yaşanmıştır. Ancak, yılın son ayında ortaya çıkan talihsiz olaylar ve bunun 2014 yılına aktarılan yansımaları, tüccar ve sanayiciler olarak bizleri kaygılandırmaktadır. Tabii ki; Türk ekonomisi, siyaseti, sosyal yapısı, çeşitli dönemlerde de çalkantılar yaşamış ve Allah’ın izni, halkın sağduyusu ile atlatılmıştır. Bu da bir şekilde atlatılacak ve Milletimizin feraseti galip gelecektir.
Lakin, 2013’ün son anından ve 2014’ün başından baktığımızda; önümüzü çok net ve kaygısız görmekte zorlanıyoruz. Bir şeyi daha hatırlamalıyız ki; bu olaylar, “Senden oldu, benden oldu” polemikleriyle sürdürülerek içinden çıkılabilecek olaylar değildir. Öncelikle polemiklerin durdurulması, doğru bir adım olacaktır. Her kesim doğal, hukuki, demokratik konumuna geri dönmelidir. Her kesim, süratle Millet namına, kendisiyle özeleştiriye girmeli ve herkes birbiriyle tekrar konuşabilir hale gelmelidir.
Ancak bu şekilde, durumdan en az zararla ve hatta en yüksek faydayla çıkılması dahi mümkündür. Bizim kültürümüzde; “Zararın neresinden dönersen kardır. Her şeyde bir hayır vardır. Şer zannettiklerimizde hayır vardır, siz bilmezsiniz…” gibi değer yargıları vardır. Bunları hatırlamalı ve iktisat gözüyle de bir değerlendirme yapmalıyız:
Bir ekonomi çok güçlü görünebilir. Ama eğer sağlam temellere dayanmıyorsa, krizlere girmeye mahkûmdur. Özellikle günümüz Türkiye’sinde; eğitimden yargıya, vergiden sanayiye, enerjiden ithalât bağımlılığına kadar uzanan ve yapısal reform gerektiren alanlar bulunmaktadır.
Türkiye, zaman geçirmeden bu yapısal reformları tamamlaması gerekiyor. İşte yaşadığımız kriz de bize bunu gösteriyor. Ekonomiyi hangi düzeye getirirsek getirelim Avrupa düşüncesinin temelini oluşturan bu alanlarda gereğini yapmadan Avrupa ile ortak bir yere varmak mümkün değildir. Kendi kültür kaynaklarımızdan beslenen kendi insan karakteristiğimize, kimliğimize kavuşarak ve kendimiz olabileceğimiz ve istikbale bu şekilde yürüyebileceğimiz asla unutulmamalıdır.
Hedefimiz, barış toplumu içinde; kendisiyle, kimliğiyle, halkıyla barışık ve niteliklerle donanımlı insan faktörüne ulaşmak ve emin adımlarla misyonuna yürümek olmalıdır. Bu duygularla ve temennilerle, üyelerimizin ve halkımızın yeni yıllarını tekrar kutluyorum.