Burdur Cumhuriyet Başsavcısı Sadi Doğan Fethullahçı Terör Örgütü Paralel Devlet Yapılanmasının gerçekleştirmek istediği 15 Temmuz darbe girişimi ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Doğan Darbenin bastırılmasının ardından en büyük yükün yargıya düştüğünü söyledi.
Doğan “DArbe bastırıldıktan sonra en büyük yük yargıya düşüyor. Yargının içerisinde en büyük yük Türkiye’deki Cumhuriyet Başsavcılıklarındadır. Bunların soruşturması o kadar zor ki 12 saat içerisinde darbeye katılanların sayısı inanılmaz fazla. Bir taraftan da darbeye zemin hazırlayanların sayısıda çok fazla ve bunlara el attığımız her bir şüpheliyle ilgili inanılmaz bir delil araştırmasına giriyoruz. Bu çok yoğun, çok yorucu ve uzun süreli bir araştırma. Bizim tahminlerimize göre ülke genelinde darbe soruşturması 6 aya kadar yoğunluk seviyesi azalarak devam edecek. Belki 5-6 ay sonra rutin soruşturma şekline dönüşebilir. Ondan sonra da yıllarca sürecek yargılamalar başlayacak. Ergenekon Soruşturması yakın olduğu için biliyorsunuzdur; Soruşturmalar hala tamamlanmadı. Yapılan eylemin nitelikleri ağır olduğu için, ayrıca yargılanacak kişi sayısı ve toplanacak delil sayısı fazla olduğu için yargılamalar çok uzun sürüyor. Şöyle bir beklenti içerisinde olamyalım ‘Darbe oldu, 3 ay sonra yargılamalar bitecek, mahkumiyetler gelecek’ gibi bir beklenti içerisinde olunmamalı” dedi.
“Burdur Cumhuriyet Başsavcılığı olarakta darbe gecesinden itibaren üzerimize düşen herşeyi yapmaya çalıştık” diyen Doğan ” Önce valimizle, milletvekillerimizle, emniyet müdürümüz ve jandarma komutanımızla bir toplantı yaptık. Burdur’da neler olduğunun tespitini yaptıktan sonra darbe açısından Burdur’da sorun olamdığını gördük ve meydana toplanan kalabalıkla ilgili bizde meydanda bulunduk. Ertesi günden itibaren hızla bütün Türkiye’de olduğu gibi Burdur’da da hızla darbeye zemin hazırlayan, darbeyle bağlantılı olan kim varsa bunları tek tek soruşturmaya ve gözaltına almaya başladık” diye konuştu.
Doğan ” Şu anda bizim yaptığımız soruşturmalarda o yapının yeniden darbe yapacağına inanan insanlar var. Hala Fettullah Gülen’in mehdi olduğuna, peygamber olduğuna inanan insanlar var. Onun tekrar bu mücadeleyi başaracağına inanan insanlar olduğunu görüyoruz. Bir kısmının ‘Ben Fettullah Gülen’i annemden, babamdan, çocuklarımdan daha çok seviyorum’ dediklerini görüyoruz. Bu kadar itaat zinciri içerisindeki bir yapıdan endişe etmek lazım. Toplumunda endişe etmesi lazım. O yüzden bunu aralıksız sürdüreceğiz çünkü Türkiye bunu başarmak zorunda. Aksi halde yeni bir tehlike dalgasıyla karşı karşıya kalabiliriz. Bu süreçte bir kısım vatandaşlarımızın vicdan muhasebesi yaptığını görüyoruz. ‘Bu insanların çocukları, aileleri var yada bunları ihbar edersek onların çocukları ve ailelerine zarar veririz’ düşüncesinde olanlarımız var. Bu düşünceyi yok etmek lazım. Darbe olduğu zaman bugün yönetenlerin yada iş sahibi olanların tamamına yaptırım gelecekti. Bugün devletin hukuki olarak yaptığı tüm çalışmaların tam tersine darbeci zihriyet kendilerine hizmet etmeyen tüm toplumu, kamu görevlilerini yok edecekti. Biz hukuki bir şekilde, devletin yapması gerektiği şekilde yada idari tedbirler şekilinde bunu yaparken, darbeci anlayış bunu yapmayacaktı. Lütfen toplum bunu görsün. Mısır’da başarılı olan darbecilerin ne yaptığını görsün.
Tabi işin bir de ikinci yönü var; Ceza Kanunumuzun 221. Maddesinde bu yapıyla bağlı olanların kendileri bize gelip, örgütle ilgili ayrıntıları bize vermeleri halinde şahsi cezasızlık halleri var. Bununla ilgili Cumhuriyet Başsavcılığımıza ciddi müracaatlar var. Kanuni tedbirlerle gereğini yaptık ve bıraktık. Bu hususun kamuoyunda tartışılmasını istiyoruz. Bu yapıyı en iyi bilen orada yaşayan ve o yapıya hizmet eden insanlar. 17-25 Aralık’tan sonra ‘Devleti mi haklı bu yapı mı haklı?’ diye tereddüt yaşayan insanların, 15 Temmuz’dan sonra bu tereddütü kafalarından kaldırmaları gerekiyor. Bu nedenle kafalarında tereddütü kalkan tüm kamu görevlisi, vatandaş yada esnafımız Cumhuriyet Başsavcılığımıza gelip, ‘Ben bu yapının içerisindeydim, şu tür faaliyetlere katıldım, bu yapıyı yönetenler şunlardı, bize şu faaliyetlere zorladılar yada yönlendirdiler’ diye bilgi vermeleri halinde, kendileri hakkında herhangi bir ceza uygulanmayacağını da aktarmak istiyorum. Tehdit devam ediyor ve darbe başarılı olsaydı, bugünün yöneticileri, ekonomistleri yer değiştirecekti. O nedenle bu yapıyla mücadelede herkesin devlete ve Cumhuriyet Başsavcılıklarına destek vermesi gerekiyor.
Mal varlıklarına el konuldu
Bütün Türkiye’de FETÖ soruşturması kapsamında tutuklanan herkesin mal varlığına tedbiren el kondu. Biz de Burdur Cumhuriyet Başsavcılığı olarak kamu görevlisi, esnaf yada başka kim olursa olsun hepsinin mal varlıklarına el koyduk. Sadece gündelik yaşamlarını devam ettirebilecek kadar kısımlarla ilgili harcamalarını bıraktık, geri kalan tüm toplu paralarına el konuldu. Bu el koyma değildir, tedbiren devrin engellenmesidir. Soruşturma sonucunda suçlu çıktığı halde, kamu mal varlıklarına tamamen el koyacaktır.
