Burdur Cezaevi’nde 2000 yılındaki operasyonda duvarı delen dozerin kepçesiyle sağ kolu kopan 37 yaşındaki Veli Saçılık’ın da aralarında bulunduğu 61 mahkum ve tutuklu hakkında, “cezaevinde oluşan hasarı karşılamaları” için Maliye Bakanlığı tarafından açılan 29 bin TL’lik tazminat davasının 76. Duruşması Burdur Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görüldü.
Burdur 1’inci Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki davanın 76’inci duruşmasında Veli Saçılık hazır bulundu. Veli Saçılık’a Büro Emekçileri Sendikası (BES) Üyesi bir grupta adliye önünde destek verdi. Duruşma Salonu’na girmek isteyen sendikacılara ‘Mahkeme Salonu’nun küçük olduğu” gerekçesiyle Emniyet Müdürlüğü ekipleri tarafından izin verilmedi. Grupla Emniyet kuvvetleri arasında çıkan kısa tartışmanın ardından 8 kişilik bir grubun Mahkeme Salonu’na girmesine izin verildi. Mahkeme Heyeti duruşmayı 9 Aralık’a erteledi.
Veli Saçılık’ın Avukatı Senem Doğanoğlu bu duruşmaya “karar duruşması” olacağını düşünerek geldiklerini belirterek ” 2001 yılında açılmış olan Burdur duvar davası olarak bilinen ve Burdur Cezaevi katliamı sırasında yıkılan duvarın, yanan duvarların, yanan demirbaşın tahsilatını isteyen davanın 76. duruşmasına girdik. Biz esasen bu duruşmaya bugün “karar duruşması” olacağını düşünerek geldik. Arzumuz oydu. Başından beri arzumuz bu. Çünkü bu davanın hiç bir hukuka ya da vicdan ilkesine sığan bir tarafı yok. Hukuken de bunu yargıca sürekli izah ediyoruz. Vicdanen zaten hepimiz bu sorumluluğun altındayız. Bu duvarın altında hep beraber çöküyoruz.” dedi.
“Daha önce 2008 ve 2011 yıllarında dosyaya gelmiş olan, halihazırda dosyada mevcut bir kararı beklemek üzere yine 9 Aralık’a ertelendi” diyen Senemoğlu “Bir karar çıkar mı iradesini de hukuki bulmuyoruz. Korkuyoruz ki bir siyasal perspektif neticesinde bu süreç git gide uzayacak. 15 yıllık bir ezaya dönüşecek. 2000 yılında olan bir katliamın halen burada onarılmayı bekleyen Veli Saçılık gibi ama 60 kişi daha, maalesef 2 kişi vefat etti bu süreçte. 58 kişi daha mağduru vardır. Hiç bir işkence cezalandırılmadı. Hiç bir şekilde devlet aleyhinde, AİHM’de karar verilmiş olmasına rağmen, bir hüküm çıkmadı. Bugün de yine hala bu tutuklular ve hükümlüler yargılanmaya çalışılıyor. Maalesef şu anda sadece 9 Aralık’ta karar çıkmasını umut ediyoruz. Lehte çıkmasını tabi ki umut ediyoruz ama bir karar çıksa bile şu 15 yıl süren süreç bizim için en azından hafiflemiş olacak.” dedi.
Veli Saçılık’ta gazetecilere yaptığı açıklamada “5 Temmuz 2000 tarihinde Burdur Cezavinde 61 kişi olarak hiç bir gerekçesi olmadan kendilerince “isyan” diye adlandırdıkları şeyle bize sabah saatlerinde saldırdılar” dedi.
Saçılık “Burdur şuna tanıklık etti. Bir buldozer koğuşa girdi. Ve koğuşta hepimizi yaralayarak benimde kolumu kopararak bir zulme ve vahşete imza attı. Ve bu adliye o Şükrü Vural’ı beraat ettirdi. Bu adliye 415 kişi olan, içinde A.T’ye tecavüz eden ve herkese ayrı ayrı işkence yapan ve bu AİHM kararı ile de sabit olan kişilerin hiç biri şurada yargılanmadı. Soruşturmaya mahal yoktur kararı verildi. 15 yıldır benim kolumun koparılmış olması ve benim dışımda 60 arkadaşın yaşadığı eza karşısında bizden duvar parası isteniyor. Ve bu adalet dediğimiz şey 14 yıldır aynı senaryoyu uyguluyor ve hala karar vermemekte direniyor. Bugün Burdur Adalet Sarayı artık adalet sarayı değildir. Adaletsizliğin simgesi olmuştur. Çünkü tecavüzü, işkenceyi ve işkencecileri korumuştur ve işkenceye uğrayanlardan para isteyecek kadar hukuku ayaklar altına almıştır. Artık bu adalet duvarın altında kalmamalıdır. Biz işkencecilerden hesap soracağız. Bu davanın mutlaka takipçisi olacağız. Duvar davasında dosyada bizden 2001 yılı itibariyle 31 bin lira talep ediyorlar ama avukatların hesaplarına göre mahkeme masrafları ve faiziyle birlikte 350 bin lirayı bulan bir para istiyorlar duvar karşılığında. Duvarın yine gardiyanların kendi ifadesiyle buldozerin yıktığı içerideki müdahaleyi kendilerinin yaptığı zararı kendilerinin ortaya çıkardıklarına dair açık beyanlarının olmasına rağmen bu dava hala sürüyor ve bizden duvarın parasını istiyorlar.” ifadelerini kullandı.
Duruşma süresince Ankara’dan gelen Büro Emekçileri Sendikası (BES) Üyeleri “Duvar Yıkıldı, Adalet Altında kaldı” yazılı pankart açtılar ve slogan attılar. Emniyet Kuvvetleri geniş güvenlik önlemleri aldı.
OLAY ; 11 tutuklunun, can güvenliklerinin olmadığı gerekçesiyle duruşmalara çıkmayacağını belirtmesi ve mahkemenin ‘zorla’ getirilmelerine yönelik kararı sonrasında Burdur Cezaevi’nde 5 Temmuz 2000 günü operasyon düzenlendi.
Dozerlerin de kullanıldığı operasyonda, tutuklu ve hükümlülerin bulunduğu bölgeye ulaşılması için cezaevi duvarları yıkıldı. Yıkım sırasında tutuklular arasında bulunan Veli Saçılık’ın sağ kolu kepçe darbesiyle koptu. Yerine dikelemeyen ve çöpe atılan kol, daha sonra bir sokak köpeğinin ağzında bulundu. Tahliye edildikten sonra yargılandığı davadan beraat eden Saçılık, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurdu. AİHM Türkiye’yi mahkum ederek, Veli Saçılık’a 46 bin TL ödenmesine karar verdi.
Veli Saçılık’ın başvurduğu Antalya 1’inci İdare Mahkemesi ise ‘dozerle kol koparmanın insanlık dışı olduğunu, devletin hapishanesinde tutuklu Saçılık’ın güvenliğini ve vücut bütünlüğünü koruması gerektiğine’ işaret ederek, 150 bin TL tazminata karar verdi.
Danıştay, “Saçılık’ın cezaevinde isyana katıldığını, kol kopmasının kendi kusurundan kaynaklandığını” savunarak, kararı 2007 yılında bozdu. Bunun üzerine Antalya İdare Mahkemesi, olay yeri nedeniyle yetkisizlik kararı vererek dosyayı Isparta İdare Mahkemesi’ne gönderdi. Isparta İdaresi Mahkemesi, Danıştay’ın kararına uyarak, Veli Saçılık’ın “kusurlu olduğunu, tazminat hakkı olmadığına” hükmetti. Danıştay, 2011 yılında Isparta İdare Mahkemesi’nin kararını onadı.
Maliye Bakanlığı, operasyon sırasında cezaevindeki 29 bin TL’lik hasar ve zararın, Veli Saçılık’ın da aralarında bulunduğu o dönemdeki 61 hükümlü ve tutukludan tahsili için 9 Ocak 2001’de Burdur 1’inci Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açtı. Bu dava, diğer dava sürdüğünden askıya alındı. Danıştay’ın 2011 yılındaki kararından sonra Maliye Bakanlığı, 29 bin TL’lik zararın 12 yıllık faiziyle birlikte tahsili amacıyla tazminat davasının yeniden görülmesi için harekete geçti.