BURDUR’da el dikimi ayakkabıcılığı yapan üç usta kaldı. Yaklaşık 40 sene önce Kunduracılar çarşısında 50’ye yakın ayakkabı imalatçısı varken bu sayı 3’e düştü.
Mesleğe babasının yanında başlayan ve 1990 yılında kendi işyerini açan Veysel Akçay (52);
“mesleğe babamın yanında başladım. 1983’ten bu yana bu mesleği sürdürüyorum. Bizim çıraklık yıllarımızda deri ayakkabıya ilgi çoktu. Ama son yıllarda iş azaldı. Spor ayakkabı, internet üzerinden ayakkabı alışverişi hatta marketlerin ayakkabı satması bizim imalat sektörünü bitirdi.” dedi.
Mesleğe başladığı yıllarda Burdur Kunduracılar çarşısında yaklaşık 55 imalatçı olduğunu şu anda imalatçı olarak üç kişi kaldıklarını belirten Akçay; “deri ayakkabıya ilgi azaldı. Kendi çocuklarımız bile spor ayakkabısı giyiyor. Spor ayakkabıları rengarenk, çantasına göre, pantolonuna göre değişik renkler var. İmalat ayakkabıya ilgi azalınca biz de mecburen spor ayakkabısı satmaya başladık. Spor ayakkabının yanında bizim diktiğimiz deri ayakkabıların kıymeti yok. İmalatçılar yavaş yavaş dükkanı kapattı. Çırak yetişmediği için ustalar teker teker dükkanlarını kapattı emekli olduktan sonra. Biz halen devam ediyoruz. Emekli olana kadar biz de devam edeceğiz. Yanımda çıraklar yetişti ama imalat yapan yok. Çoğu dükkan açmak istemedi resmi dairelere girdi. Bizim zamanımızda tek düşündüğümüz dükkan açmak, model yapmak, kalıp yaptırıp ayakkabı dikip satmaktı. Şimdi hiç çıraklık düşünen yok. Yaz tatillerinde her dükkanda 3-5 çırak olurdu. Okullar kapandımı aileler çocuklarını gönderirlerdi. O iş bitti. Hekesin çocuğu kıymetli midir nedir?. Biz mi kıymetsizdik. İlkokulu bitirdikten sonra babamın dükkanında çıraklık yaptım, benim de kalfam vardı.” diye konuştu.
Fabrikasyon ayakkabılarla baş edemediklerini anlatan Akçay; “bir günde 1000 çift ayakkabı çıkaran fabrikalar var. Fabrikasyon ayakkabıya yenildik” ifadelerini kullandı.
Rıza Yılmaz (61) ise “1975 yılında çırak olarak mesleğe başladım. 1983 yılında dükkanımı açtım. Önceleri imalat satışımız oluyordu. Çırak kalfa yetişiyordu ama son zamanlarda bu mesleklere meyil yok. Fabrikasyon ayakkabılar bizim işimizi biraz etkiledi. Gençlik zaten bizim imalat ayakkabıları beğenmiyor. Geriden gelen çırak olmadığı için mesleğin son temsilcileriyiz.” dedi.
Yılmaz; “son 8 yıldır yanımda çırak yetişmiyor. Kimse getirmiyor çocuğunu. Bizden sonra son. Bizim mesleğe başladığımız yıllarda her dükkanda en az 3-5 çırak vardı ama onlardan da bu işi yapan çok fazla yok. Herkes başka yerlere gitti. İmalat işi de bitiyor yavaş yavaş. Hekes hazıra döndü. Deri ayakkabıyı insanlar bilmiyor, gençlik bilmiyor. Deri ayakkabı ayak kokusu yapmaz. Mantar, terleme yapmaz. Deri ayakkabı daha sağlıklıdır. diye konuştu.
Sipariş üzerine ayakkabı dikimi yaptıklarını anlatan Yılmaz; “kalfalık yaptığım dönemlerde haftalık 70-80 çift ayakkabı dikiyorduk. Şimdi aylık 20-30 çift ancak dikiyoruz” ifadelerini kullandı.